Rol aldığı projeler nedeniyle akıllara komedi oyuncusu olarak yerleşen Asuman Dabak, kalıpları kırdı ve “Çakıl Taşları” adlı diziyle dramada da var olabileceğini gösterdi. Drama ve komedi diye ayırmaktansa iyi proje-kötü proje ayrımı yapmayı tercih ettiğini söyleyen Dabak, “Zaten yurtdışında hem dramayı hem komediyi oynayana komedyen denir. Ama Türkiye’de sadece komiklere komedyen deniyor” dedi.
Asuman Dabak neden akıllara komedi oyuncusu olarak kazındı?
- Aslında “Tatlı Hayat”tan önce drama oyuncusuydum. Ama seyirci beni komediye çok yakıştırdı, arz-talep meselesi de olayı bu noktaya getirdi.
Peki gerçek hayatta,çoğu projede yansıttığınız kadar eğlenceli bir insan mısınız?
- Evet, hem hayata eğlenceli tarafından bakmayı severim hem de kendimle çok eğlenirim. Dünyaya mizah penceresinden bakınca, hayatı çok da fazla ciddiye almayınca, bu durum sahneye de yansıyor.
Drama mı komedi mi desem?
- Öyle bir ayırım yapamam çünkü benim için asıl önemli olan projenin niteliği ve niceliği... Zaten yurtdışında hem drama hem komedi oynayana komedyen denir. Ama Türkiye’de sadece komiklere komedyen deniyor.
BEN TİYATROYLA EVLİYİM KOCAM DA BUNU BİLİYOR
“Tiyatro eskisi gibi izleyici bulamıyor, bu sanat dalı ciddi krizde” deniyor ama siz bu söylenenlere kulak asmadınız ve kendi tiyatronuzu açtınız. Bu nasıl bir aşktır?
- Ben tiyatroyla evliyim. Kocam da bunu biliyor ve bunu bilerek benimle beraber oldu. Sinema sevgilim, dizilerle flört ediyorum... Ben “tiyatro kuracağım” dediğimde Haldun Dormen önce “Sen delisin herhalde. Ben yanlışımı gördüm, tiyatromu kapattım” diye tepki gösterdi, sonra benim ne kadar istekli olduğumu görüp destek sözü verdi. Kendimi en iyi orada hissediyorum.
Tiyatronuza Asuman Dabak Tiyatrosu derken, Dormen Tiyatrosu adından mı esinlendiniz?
- Tam tersi, ilk olarak Tiyatro Komedi adıyla kurmuştum. Ama egodan değil, insanlara kolay geldiğinden bu isim kaldı.
Tiyatroya bu kadar aşıkken dizilere nasıl zaman ayırıyorsunuz?
- Mecburen... Televizyon, tiyatroyu çok besleyen bir kanal... Artık şunu kabul etmek lazım: ıyi ki televizyon var. Televizyonda sevilen oyuncular tiyatroya da izleyici çekiyor, bu durum gişe anlamında bizi olumlu etkiliyor. Diğer taraftan tiyatro kendi yağıyla kavruluyor. 4-5 yılın verilerine göre tiyatro kendine yetiyor, ama bazı talihsiz durumlar olunca kötü etkileniyoruz. Domuz gribi olur, terör olayı olur, yağmur olur, tiyatroya insanlar gelmez. Gerçekten az ama sadık bir tiyatro izleyicisi var. Bu yüzden mecburen dizi yapmak zorundasınız.
Repertuvar tiyatrosu oldunuz mu?
- Üç tane büyük oyunumuz, iki de çocuk oyunumuz var. O yolda ilerliyoruz.
Hepsinde yer alıyor musunuz?
- Çocuk oyunları da dahil evet... Çünkü gelen izleyici bunu bekliyor. Birkaç tanesinde yer almayayım dedim, hem oyuncu arkadaşlarım hem de Haldun Hoca karşı çıktı.
Bu sezon hangi oyunları izleyebileceğiz sizin sahnenizde?
- “şahane Düğün”, “Vanilyalı ılişkiler” ve “Harika Doğum Günü” devam ediyor. Ayrıca yeni bir oyun daha yazılıyor. Yeni yılda da yeni oyun gelecek ama sezonu “Harika Doğum Günü” ile açıyoruz.
NERGİS, BAŞINI TAŞLARA VURUYOR
Aynı zamanda Fox’ta yayınlanan “Çakıl Taşları” dizisine başladınız. Nergis rolü ile yıllar sonra bir dramada izleyeceğiz sizi.
- Evet, dizide mahallenin kuaförü Nergis’i oynuyorum. Mahallenin hergelesiyle evlenen, bunun için kafasını duvarlara vuran bir kadın. Çünkü eşi haylaz çıkmış ve evin bütün yükü onun omuzlarında... Kızını özel okullarda okutmaya çalışıyor. Zaten dizide çocuklarını özel üniversiteye göndermeye çalışan orta gelirli ailelerin başından geçen olaylar anlatılıyor. Bu senenin çok ses getirecek yapımlarından biri olacak bence...
Sinan Çetin’in “Kağıt” adlı filminde de varsınız. Hatta filmin kilit karakterisiniz bildiğim kadarıyla. Biraz da o rolden behsedebilir misiniz?
- Açıkçası “Kilit” düşündüğümden daha iyi bir film oldu. Müzeyyen gerçekten filmin kilit karakteri. Sinir bozucu ve delirtici bir devlet memuru. RTÜK kurumunda imza yetkisi olan biri... ımza vermeyerek bir ailenin yok olmasına yol açıyor. Değişik, ilginç bir film oldu. Ama vizyon tarihi henüz belli değil.
KANUNLAR ANNE OLMA HAKKIMI ELİMDEN ALIYOR
Geçirdiğiniz rahim kanseri yüzünden normal yollarla çocuk sahibi olamadığınızı açıkladınız ve devletin taşıyıcı anneliğe olumsuz tavrından dolayı rahatsızlık duyduğunuzu dile getirdiniz. Bu yolda uğraş vermeye devam edecek misiniz?
- Tabii ki... Gencim, güzelim, sağlıklıyım ve en azından yumurtam var. Bu hakkımın benden alınıyor olması haksızlık. Bir vatansever olarak bu ülkeyi terk etmem de imkansız. Tıp bu kadar ilerledi, her sorunun bir çözümü var, ama kanunlar geride kaldı. Yani yağ var, un var, şeker var ama ne yapacağız şimdi?
Evlat edinmeyi düşündünüz mü?
- O başka mesele... Benim yaratıcılığım hâlâ devam ederken, yaratıcım bu gücü benden almamışken, neden başka yollar düşüneyim? Hadi ben 40’a yaklaştım. Gelecek sene yaptım yaptım, yapamadım zaten riskli. Ama bu sadece benim davam değil ki... Benden sonra gelecek, benimle aynı sorunu yaşayan kadınlar ne yapsın?
EĞİTMENLİK İÇİN HER HAFTA LONDRA’YA GİTMEM GEREKECEK
Londra’da eğitmenlik yapacağınızı duydum, doğru mu?
- Londra’da müzik okulu sahibi bir arkadaşımız var, adı Özcan Dursun... Londra’nın kuzeyinde, Türkler’in yoğun bulunduğu bir bölgede eğitim veriyor ve bir tiyatro okulu açmak istiyor. Eğitimci olmamam için beni de davet ettiler. Eğer olabilirse haftanın iki üç gününü ayıracağım, her hafta Londra’ya gidip Türk öğrencilere ders vereceğim. Daha önce Almanya’da yapmayı düşünmüştüm ama şu an Londra daha yakın bir ihtimal.